21/11/2016
Ağrı mı ürkütücü acı mı
Ağrı eşiği hangisinde yüksek
küçük iskender (Waliz Bir- Can Yayınları)
***
Ülkemizin önde gelen şairlerinden küçük iskender’in kitapları Can’dan yayınlanmaya başladı. ‘Her Şey Ayrı Yazılır’da ise denemeleri var. Kitabın kapağına da şöyle bir not düşülmüş: ‘Çıkış yolunu bulamasanız da olur.’
Bu cümleyi görünce insan rahatlıyor! Şu ara, ülkemizde hemen herkes bir çıkış yolu ararken küçük iskender’in yazılarında başka bir ruh geziniyor. Sanki bize ilk etapta kendi içimize bakmamızı söylüyor Şair.
Burada ‘Hayvanat Bahçesi Soymak Şiddeti Yenecektir’ yazısından bahsetmek farz oldu. Biraz mırıldanayım. ‘İnsanlar sincabı sever, fareden korkar ama aslında neredeyse aynıdır bu iki hayvan’ cümlesinden yola çıkarak ilginç bir denemeye imza atmış küçük iskender. İnsandan yola çıksa da asıl tartıştığı sevgi ve sevgiyi şekillendiren gerekçeler. Şair, sevmenin azlık ve enderlikle ilişkilendirilmesine değiniyor ve orada, neredeyse sincapları işaret ederek kelebeklere atıfta bulunuyor. ‘Şehrin her yanını milyonlarca kelebek bassa, yolda yürürken yüzünüze çarpsa bir sürüsü, oranıza buranıza kaçsalar, bakalım sevecek misiniz kelebekleri bu kadar çok!’ Oradan da travestilere geçiyor: ‘Sokakta gördüğü travestiye öteden gülümseyen biri, travesti üst katına taşınsa nasıl bir ruh durumuna bürünecektir?’
Dolayısıyla biz insanlarda mevcut olan ve neredeyse ideolojik boyuta ermiş olan sevginin alışkanlıkla, sevmeye koşullanmakla olan ilgisinin altını çiziyor ve tam da orada Haneke’den bir alıntı yapıyor:
‘Bir fikir güzelse de ideolojiye dönüştüğünde şiddet içermeye başlar, hatta şiddet zorunluluk hali alır. Kaçınılmazdır.’
Yani şunun gibi: ‘Aç kalan bir sincapla aynı evde yaşasanız bir gün sizi kemirmeyeceğini kim garanti edebilir?’
Kısacası sincap uzakta, arada sırada, mesafelerde, hatta düşlerde gezinen o ‘sevimli’ canlı olduğu müddetçe sorun yoktur! Sincabı sevme fikri yoldan çıktığı zaman tehlike arz eder.
Acaba küçük iskender, tam da burada bizlere şunu mu hatırlatmak istiyor dersiniz: Ortak akıl denilen şey biraz müphem mi ne? Ortak aklı, kim, neye göre belirler? Sınırlar nerede çizilmiştir? Neden?
Bunu düşünmeye başladığımızda kaçınılmaz olarak fareler ve sincapları da başka bir boyutta düşünmemiz gerekecektir elbette.
Kitaptan takip edelim:
‘Sincap olup bitenin farkında değildir (çok ötelendiğinden ötürü pek sevildiğinden olabilir mi bu?). Fare olup bitenin farkındadır. Sincap olup bitenin farkına varırsa, vardıysa al başına yeni bir diktatör. Fare olup bitenden ders alıp akıllanırsa, yaşasın haklı mücadelemiz!’
***
Son olarak çocuk istismarı konusunda yaşadıklarımız… Kaçıncı kez sözün bittiği yerdeyiz. Çıkış yolu bulamadığımız belli, bu şiddetin nereden beslendiğine, bir kez daha serinkanlılıkla bakmak gerekiyor galiba. Ne demişti küçük iskender: ‘Hiddetleniyorsan bir nedeni, şiddete baş vuruyorsan çok nedeni vardır!’
Yıllardır üzerimizdeki bu şiddetin nedeni nedir dersiniz?