Beni bul anne

‘Hoş geldin bebek yaşama sırası sende’ demişti Nazım Hikmet, Zülfü Livaneli’nin de yorumladığı bir şiirinde;

‘İki yanımda iki polis, ellerim kelepçede,

Beni bul beni bul anne’ demişti Ahmet Kaya bir şarkısında.

Vakti zamanında gençleriyle, sanatçılarıyla kıyasıya mücadele etmiş sert bir toplumun yok saydığı insanlarıydı ikisi de. Ahmet Kaya’yı bir biçimde hatırlamak on yılımızı aldı, Nazım Hikmet’i yıllar, yıllar.

Bellek. Onun her zaman bireye ait olduğu düşünülür. Ama şu da ortadadır ki bu bellek toplumsal olarak belirlenir. Aslında toplumlara yönelik bir bellekten bahsedemeyiz somut olarak ama genelgeçer olan şudur: Toplumlar insanların bellek yapılarını belirler. En kişisel saydığımız hatıralar bile aslında toplumların şekillendirmesiyle oluşur. Başkaları bize bir şeyler anlatır, onların anlamlı, önemli diye vurguladıklarını hatırlarız! Unuttuklarımızsa bu anlamın dışında kalanlardır.

Bir adım daha ilerleyelim: Bellek yaşar çünkü umulanın tersine geçmişle değil yaşadığı anla sürekli iletişim halindedir. Bu iletişim durur ya da kaybolursa içinde bulunan gerçekliğin çehresi de değişir. Ve… Yine unuturuz.

Ama… Hay aksi! Bazen toplumların unutamadıkları durumlar da söz konusu olur. O zaman başka bir mekanizma devreye girecek, unuttturmanın başka bir biçimi olan sistemin içine alma refleksi gelişecektir. Başka bir noktada, başka bir mutabakat haline gelecektir söz konusu kişiler, olaylar. Anın toplumsallıkla gerçekleştirdiği budur zihnimizde. Unutulmuyorsa, o iletişimin kodlarını değiştirmek ve yeniden oluşturmak. O kişiyi, o olayı kıymetten değer hanesine taşımak, kolektifleştirmek ve gerçek anlamını unutturmak.

Che’nin tişörtleri kapış kapış satıldı, anahtarlıkları yapıldı. O artık herkesin benimsediği bir kişiydi. O kadar benimsendi ki bu surette geçmişte verdiği mücadele buharlaştırıldı. Toplumun onay verdiği bir masal kahramanı haline getirildi.

Dilerim aynı şey Nazım Hikmet’in, Ahmet Kaya’nın ya da yıllarını kederle tüketmiş nicelerinin başına gelmez ve geçen gece Ahmet Kaya için düzenlenen kutlamanın içtenliğine bir gölge düşmez.

Evet, umarım böyle bir hatırlayış olmaz onları hatırlayışımız…

Olmasın… Olmasın da… Neden bu ülkede gençler polisten hâlâ dayak yiyor?

Neden bebekler aynı şiddet yüzünden ana karnında ölüyor?