Bir sonraki ABD uçuşunda yapacaklarımız

Ürdün Havayolları, ABD’nin laptop yasağını duyunca manifesto niteliğinde bir liste yayımladı. Dayanamadım, bu maddelerle ilgili bir yazı yazmaya karar verdim. Ürdün Havayolları’ndaki kader ortağı dostlarımıza verdikleri ilhamdan ötürü teşekkürler.

Şimdi diyelim ki, Atatürk Havalimanı’nda, dış uçuşlar terminalindesiniz. Olası bomba tehlikelerini atlattınız ve pasaporttu, çıkış harcıydı, öttün ötmedin vb. o uzun etabı tamamlayıp uçağın kapısına, hosteslerin size günaydın, iyi günler, hoş geldin beş gittin şeklindeki selamlarına vardınız ve 10-15 saatlik uçuşunuza başlamak hasıl oldu. Hatta uçakla birlikte havalandınız ve sabahın köründen beri uçuş öncesi illet prosedür için karnınızda taşıdığınız o ilk heyecan kendini rehavete ve bulutlara bıraktı. İşte o zaman Ürdün Havayolları’nı ve bilgisayar yasağı manifestosunu düşünmenin farz olduğu zaman dilimine düştünüz demektir. Bu, aynı zamanda, önünüzdeki 10-15 saatlik yolculuğu kazasız belasız nasıl tamamlayacağınızın ilk işaretleri de olabilir. Öyle ya, en  azından 10-15 saatin ilk 15 dakikasını bu manifestoyu hatırlayarak geride bırakabilirsiniz! En iyi tahminle geriye kalan 9 saat 45 dakikayı nasıl tamamlayacağınızsa tamamen size kalmış.
Ben derim ki, tam da bu noktada Ürdün Havayolları’nın tembihlerini takip etmek faydalı. (Belki de işime geldiği için!) Evet… 15 maddelik bu manifestoda ilk etapta kitap okumanız öneriliyor! Acaba bu sayede dünya üzerinde, özellikle de Batı nezdindeki az gelişmiş ülkelerde kitap okuma oranları yükselir mi gibisinden çetrefil konulara kafa yormanız da mümkün olabilir.
Diyelim ki bu konuya yeterince kafa patlattınız. Saate bakıyorsunuz. Geçe geçe 2 saat geçmiş. Peki şimdi ne yapacaksınız? Hemen manifestonun ikinci maddesine geçin derim. Müjdeler olsun! Atıştırmanın keyfini çıkarın diyor manifestonun ikinci maddesi. Yiyin! Hatta bu sayede belki ufak bir şekerleme de yapabilirsiniz.
Şaka maka üç saati geride bıraktınız!
Şimdi ne yapmalı? Yanınızdaki yolcuyla laflamanız da takip edilecek maddeler arasında olduğuna göre yapılacak hamle belli. ‘Nerelisin kardeş?’ bu tip buluşmalarda çok elzem bir başlangıç olabilir. Sorun. Hatta içinden misin, dışından mısın diye de sorun. Memleketli çıkmadıysanız işini sorun, eşini, dostunu, çocuklarını sorun, vallahi sorun. Hiç durmayın.
İki-üç saat daha böyle geçtikten sonra ise sırada meditasyon var. Derin nefes alıp verin bakalım. Sonrasında seyredeceğiniz filme yaklaşık bir saat düşündükten sonra karar vermeniz, uçuşun mucizevi yanı hakkında 1 saat 10 dakika kadar düşünmeniz de mümkün.
Buna rağmen hâlâ 3 saatiniz mi var?
Peki… Artık daha ciddi bölümlere geçmemiz gerekiyor.
Aktifleştirdiğiniz ve bizzat uyguladığınız bu detaylardan sonra gelen madde, değil 10-15 saatlik uçuşunuzu, bundan sonraki bütün uçuşlarınızı rahat rahat geçirmenize yardımcı olabilecek bir madde:
YAŞAMIN ANLAMINI DÜŞÜNÜN
Buna rağmen hâlâ 2 saat 15 dakikanız mı var?
Maalesef  bundan sonra tekinsiz bir madde geliyor. İlerdeki tüm yaşamınızı işgal edebilecek bir özelliğe sahip:
Yine düşüneceksiniz (eyvahlar olsun). Ancak bu kez yaşamın anlamını değil.
Uçarken yanınıza bilgisayarınızı alamamanızın nedenlerini… Orta yaşlılar için özel not: Bilgisayarın olmadığı ‘o eski güzel günlerinizi’ hatırlamak bile bu maddenin içinize verdiği ağırlığı hafifletemeyecek, benden söylemesi… Olur olmaz bir sürü şeyi hatırlayacaksınız. Böylece uçağın indiğini bile anlamayabilirsiniz.
Bu sinirle gidip ‘başlarım dünya düzeninize’ deyip pasaport memuruna çatmayın ha! Zira onun da size diyebileceği bir sürü şeyi olabilir. (Bu da benim maddem olsun.)