Blok kadınları

Perşembe günü öğlene doğru Emek, özgürlük ve Demokrasi Bloku kadın adaylarının basın toplantısı vardı. Bilindiği gibi on üç kadın adayı var bu bloğun. Temel olarak altı çizilen hususlar arasında Meclis’e kadın bakış açısının taşınması, bu bakış açısıyla erkek egemen iktidar söyleminin ortadan kaldırılması başı çekiyor. Toplumdaki cinsiyetçiliğin, homofobyanın, militarizmin, nefret söyleminin, milliyetçilikten kaynaklı şiddetin ve ekolojik katlin bertaraf edilmesi için bir an önce gerekli adımların atılmasına özel vurgu yapılıyor. Bu elbette çok önemli bir vurgu ve hayata geçirilirse ülkeye soluk aldıracak, birçok basamağı da net olarak görmemize ve somutlaştırmamıza yardımcı olacak.

Toplantıda ilk sözü Sebahat Tuncel aldı. Amaçlarının sadece parlamentoya girmek değil, erkeklerin kapladığı tüm alanları değiştirip dönüştürmek olduğunu söyledi. Kadınların sadece kadın sorunları ile değil dünyadaki bütün sorunlarla ilgilenir hale gelmelerinin önemini vurguladı. KADER’in kampanyasına atıfta bulundu, bu kampanyanın değerine değindi ama yeterli bulmadığını da belirtti. Meclis’teki kadınların ‘biyolojik olarak’ kadın olmalarının yetmeyeceğine, asıl olanın kadın bakış açısı olduğuna, bu bakış açısının da paha biçilmezliğine değindi Tuncel. Bu köşeden hep vurguladığımız çoğulluğa, karar verme mekanizmalarındaki kadın sesine, bu sesteki renkliliğe atıfta bulundu. Ardından Muğla’dan bağımsız aday olan Şehbal Şenyurt sözü aldı. Şenyurt, Giresun’da doğmuş, kendini ilk gençlik yıllarından bu yana bir dünya vatandaşı olarak tanımlayan bir aktivist ve gazeteci. Azınlık hakları, Kürt halkının özgürlük mücadelesi, kadın dayanışması ve ekolojik yaşamın korunması gibi konularda çalışmaları olan Şenyurt demokrasi mücadelesinin içinde yer almış. Onun da altını çizdiği en önemli husus politikanın sadece Meclis’te değil sokaklarda belirleniyor olması. İnsanların yaşam tanıklıklarının bu politikaları belirleyeceğine ve politikanın yaşamın içersinden beslendiğine inanıyor.

Şenyurt önemli bir gerçeğin altını çizdi konuşmasında. Türkiye’de alt katmanlara itilmiş olan emek sorunlarının, örgütsüzleştirmenin, depolitizasyon sorunlarının gerçekte hiç tartışılmadığına, bütün hayatın yeniden örgütlenmesinin aciliyetine vurgu yaptı. Bu örgütlenmede kadın dili, üslubu, kadın perspektifinin ağırlık kazanmasının politika için olmazsa olmazlığına değindi. Şenyurt’un Muğla’dan aday olmasının temel gerekçeleri bölgede uygulanan enerji politikalarına, HES’lerin vurdumduymazlığına söz konusu tavırla ‘dur’ demek! ‘çünkü kadınlar her konuda olduğu gibi doğanın katledilmesi konusunda da daha duyarlı!’ diyor Şenyurt. ‘Ama ne yazık ki hâlâ erkeklere ön sıraları veriyorlar!’ Buluşmanın manifesto niteliğindeki metnini Melek Ulagay okudu. ülkede demokrasinin yerleşmesi için 45 yılını verdiğini belirten Ulagay, sadece kadınların iktidarı sorgulama gücüne sahip canlılar olduğunu söyledi. ‘Bu seçimler hepimiz ve Türkiye aç ısından çok önemli’ dedi Ulagay. ‘Erkek iktidar biçimlerinin alenen ne olduğunu gördük!’ Besbelli ki artık sıra kadınların olmalıydı!

Talihsiz bir tesadüfle, buluşmanın gerçekleştiği gün, o sabah Etiler’deki patlamaya tanık olduk hepimiz. Sırası geldi söyleyelim: Madem artık sıra kadınlara geliyor, madem artık erkek egemen söylemden kaynaklı şiddetin, her türlü milliyetçiliğin, silaha bulanmış nefretin karşısında kadın dili ve üslubunu savunuyoruz, Etiler’de bacağını yitiren, nefes borusu içerden yanan masum insanların yanında olmanın da tam sırası! Terörün her türlüsünü, haklı haksız herkesi lanetlediğini kabul etmek ve şunu hep birlikte terennüm etme cesaretini bulmak: Şiddete son, bu şiddete yön veren erkek diline son, silahlara son. Kadınlar bunu başarabilirse, bunun hesabını sorabilirse sistemi gerçekten değiştirmiş olacaklar.

Zira hakiki kadın üslubunda ‘kimsenin kanı yerde kalmaz’ nefreti, kini yoktur.