Bu gençler ne istiyor!

‘Bugün gençler, meydana çıktığında devletin polisi ile karşı karşıya geliyorsa, üniversite kürsüleri sadece devlet bakanlarına veriliyorken öğrencilerin payına düşen gözaltılar oluyorsa ve hâlâ birçok öğrenci tutuklu ise, demokrasi istiyoruz!’

Demokrasi en büyük talepleri. Bu talebin içerdikleri ise belli: Bir gün Türkiye’de sağlığın, eğitimin ve hakların eşit olarak insanlar arasında paylaştırılması. Bunun ardındansa en çok istedikleri iş ve gelecek! İşin özü, ayakları üzerinde durabilen bir gençlik istiyorlar. Ayaklarının üzerinde durabilme koşulu ise nesilleri nesillere, tutsaklıkları tutsaklıklara katık etmiş o üç büyük harfli kurumun üzerlerindeki egemenliğinin, baskısının sona ermesi.

Nesilleri nesillere katan derken abartmıyorum. ‘YöK diyor ki’ ile başlayan bir gençlik algısının kurbanlarıyız hepimiz. öyle bir gençlik algısıdır ki bu, kökünde gençlik kendine yetemesin, özgüveni olmasın da ne olursa olsun! E, buradan da ne çıkar, nasıl bir gelecek bizlerle buluşabilir, varın siz tahmin edin.

Bugünkü yazımın çıkış noktasını fişekleyen ‘Gençler Meydana İnisiyatifi’ dünyanın en önemli gündeminin işsizlik, özellikle genç işsizliği olduğunu düşünüyor. Diyorlar ki ‘Bizler Gençler Meydana İnisiyatifi olarak, dünyada işsizliğe karşı meydanlara çıkan bizim gibi genç arkadaşlarımızdan feyz alıyoruz. Onlar gibi işsizliğe karşı gençleri meydanlarda olmaya davet ediyoruz. 6 Kasım 1981, darbenin bizlere bıraktığı YöK’ün kuruluş tarihi. Bu yıl Gençler Meydana İnisiyatifi olarak 4 Kasım’da Tünel’den Taksim’e yürüyeceğiz ve herkesi İŞSİZLİĞE VE YöK’E KARŞI GENçLER MEYDANA diyerek yürüyüşümüze davet ediyoruz.’

Yollar yürümekle aşınmaz diskuruyla büyüsek, yaşlansak, yorulsak da bu gençlerin sesine kulak kesilmek önemli. Malum demokrasi her eve lazım.

***

Aralarında Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da bulunduğu 44 kişi KCK operasyonu kapsamında gözaltına alınıp tutuklandı.

‘Türkiye’deki Keyfi Gözaltıları Durdurun’ başlıklı uluslararası imza kampanyasında kendi alanlarında öne çıkmış sayısız insanın imzalarına rastlamak mümkün. Akademisyen Judith Butler, yazar Arundhati Roy gibi imzalarö Bir yerden sonra imzaların kendi alanlarında öne çıkmış şahsiyetlere ait olup olmaması da pek önemli değil. Asıl önemli olan demokrasinin almakta olduğu ve alacağı yaralardır. Uzun vadede sağduyuyla bunun ayrımına varmak çok önemli.

***

13 yaşındayken toplu tecavüze uğrayan N.ç.’nin davasındaki gelişmeleri okumuşsunuzdur. Ben Ersanlı ve Zarakolu’nun ardından yaşanan bu hukuk bilmecesinin içinde resmen kayboldum. Suçlular ortada, eylem belli, itiraflar net ama Yargıtay 14. Ceza Dairesi kız çocuğunun tecavüzde rızası olduğu gerekçesiyle yerel mahkemenin daha önce verdiği kararı onadı. Peki bu nedir? Bu işi yaptığı ortada olan faillere en alt sınırdan ceza verilecek.

Teşekkürler hukuk sistemi. 13 yaşındaki bir kız çocuğunun 32 tecavüze onay verdiğini ‘onayladığınız’ ve ülkemizde demokrasinin ‘olmaz olmaz deme’ prensibi etrafındaki halini bizlere hatırlattığınız için.