02/07/2017
Çok sıcak. Çınarın altındaki yolda gölgeleriz. Derken o geliyor karşıdan. Üzerinde bir tişört.
I have a dream.
Bir düşüm var. Genç bir çocuk bu. Sallapati yürüyen, baharında, buna karşın kendisinden ummadığım bir olgunlukla taşıdığı tişörtüyle, çınar altında kendi halinde ilerlerken, beklemediğim bir ikindi direnişinin adı oluveriyor. ‘Bir düşüm var’ tişörtlü çocuk, nefes aldıran bir rüzgâr… En azından bugünkü yazımın kahramanı. O ise bunu poz kesmek için yapmıyor. Çok belli bu. Bu yüzden de ayrıca güzel ya. Tam da bu nedenle bütün güzel sürprizlerdeki o esrarengiz neşe oluveriyor zihnimde, deli sıcağa rağmen. Deli sıcak, evet bir de bu var… En azından o da insanı terbiye eden Satürnvari yol göstericilerden biri olsun bu yazıda! Bir taksi şoförüne ‘bu sıcak, şu göğü delen binalar, ormanı talan eden manevralar yüzünden’ dediğimde, onun, ateş püskürten ejderha rolünde ‘her şeyi de ağaçlara bağlar sizin gibiler’ demesi aklıma düşüyor.
Sizin gibiler! Biz kimsek artık. Onlar kimse… Yaşam böyle bir ayrımı kaldırmıyor oysa. Sıcak, hepimizi kavuruyor. Saçmalıklar hepimizi. Mantıksızlık hepimizi. Savaş hepimizi. Adaletsizlik-hepimizi…
‘Adalet için yürüyenlerin arkasında başka planlar var’ gibisinden laflar eden milletvekiline bir gün bu ettiğiniz cümlenin bozkırında kendi adaletinizi ararken, adaletin sizin-bizim adaletimiz olamayacak kadar ‘gerçek bir çınar’ olduğunu anlayacaksınız demek geçiyor içimden. Ama ondan da vazgeçiyorum. Şoför gibi o da aynı plakta aynı şarkının aynı nakaratını, inanmasa dahi, söylüyor olacak nasılsa. ‘Sizin gibiler.’
Sizin gibiler şöyle.
Sizin gibiler böyle.
Bu sıcakta kokmuş bir yemek nasılsa öyle bir laf ve bu yüzden de bütün kokuşmuşluğuyla geride kalmalı…
Sonsuza bakmalı… Sonsuza hitap eden cümlelere. ‘Bir düşüm var’, Martin Luther King’in o güzel sözü, sizi bizi değil, yaşamı işaret etmiş ve bu gökkubbe altındaki her türlü ayrımcılığa son verilmesini istemişti. Dahasını da istemişti elbette. O cümle, kimsenin kimseyi dışlamayacağı bir dünyayı özlemişti. Kayıtsız şartsız bir biçimde. Şimdi gençten bir oğlanın üstünde, sıcak bir günde, o sıcak yüzüyle bunu bir kez daha söylüyor: Bir düşüm var! Genç bir insanın kalbi ve hayalleriyle, bu sıcak ikindide, bir kez daha…
Bir düşüm var.
BİR DÜŞÜM VAR.
Ne diyelim… İnsan ilerler ve nihayet bir gün özgür olur. En çok da kendi tabularını, ezberlerini, korkularını, yaralarını geride bırakarak.