Canım Türkiyem: Seks, yalanlar ve kasetler

AKP’li bakanların ardı ardına gelen yolsuzluk iddialarını, bir çorap söküğü gibi izlemeye devam ediyoruz. Yolsuzluklara eş olarak devreye sokulmaya çalışılan seks kasetleri de işi hızlandırma konusunda alarm veriyor. ‘Oydu-değildi’ diye kamuoyunu günlerce baskısı altına alıveriyor bu kasetler. Youtube’ta izlenme rekorları kırıyor.

Bu bilinen ‘senaryo’ yüzünden, ülkemizde demokrasi denilen o her neyse, varlığına tanık olmak istedikçe bizlerden uzaklaşan hayali bir ufuk sanki. Kim gücünü göstermek istediğinde, belden aşağı vurmak dediğimiz o ucuz üsluba sığınıveriyor hemen. Zor günler için bekletilen, karşı tarafa bir şantaj malzemesi olarak paketlenmiş bu kasetlerde kimimiz göbekli göbekli kıllı çıplak erkekler ve kadınlar görüyor. ‘Vay be!’ nidaları etrafı sarıveriyor. Çok önemli bir gerçekse atlanıyor: Bu görüntülerde görünen -ille de göreceksek- ülkemizde siyaset denilen nanenin ne kadar vahim durumda olduğu.

Her şey oy mu demek?

İnsanları itibarsızlaştırarak sandıktaki oy potansiyelini etkileme eğilimi, yeni bir husus değil, evet. Hatta zamanında Başbakan’ın MHP’li milletvekilleri için söylediği sözler hâlâ kulaklarımızda çınlamaya devam ediyor. Keşke Başbakan, Gezi’de yaşananlar da dâhil olmak üzere demokrasi adına alamadığı tavrı, hiç değilse ‘gülme komşu partiye gelir kendi partine’ refleksiyle alabilseydi o zamanlar. Bu kasetlerin sadece bir partiyle sınırlı kalmayacağını, yine kendi tabiriyle ‘devlet içinde devlet’ mekanizmasının zamanı geldiğinde kendisini de çok zorlayabileceğini öngörebilseydi… Bu sistemden beslenen bütün mekanizmaların yolsuzluk ve rüşvetle beslendiğini ve bunun er ya da geç ortaya saçılabileceğini keşfedebilmiş olsaydı.

Ne yazık ki ülkemizde siyaset, bir nefret güdümüyle hareket ediyor. Çözümün halktan halka giden bir yolda değil de, iktidardan iktidara geçen zehirli, manialarla dolu bir cehennemde olduğu pompalandıkça da böyle olmaya devam edecek. Çözülmeler çözülmeleri takip edecek besbelli, diyelim ve şimdilik burada noktalayalım.

Meraklılarına: Bu ara Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi’ni okumanızı öneririm. Bir yüzükle temsil edilen ‘iktidarın’ insanları nasıl da çirkinleştirdiğini anlatır kitap. İktidar ve savaşın bizleri hangi soysuzluklara iteleyebileceğini, hırsın ve ihanetin insanı nasıl kalbura çevirebileceğini. O kocaman yolculukta gerçek bir büyüme öyküsüne tanık olursunuz. Hiç değilse filmini seyredin derim. İğreti seks kasetlerini ‘etme bulma’ dünyası diye seyretmek yerine… Olup bitenleri çok daha net görebileceğimize ve kirlenerek değil, temiz ve vicdanlı kalarak da yola devam edebileceğimizi ‘seçebileceğimize’ daha emin olabilirim o zaman.