Depremi hatırlatmak

‘…Kurtarma çalışmaları sırasında çok sinirlendiğim anlar oldu. Hatta ben, resim çeken bir beye kocaman bir taş fırlattım. Ben çocuğumun enkazının başındayım. Orada oturuyorum yapabileceğim bir şey yok. Hiç araç yok. Kurtarma ekibi yok. Sadece bekliyorum. Güneş tepemizde. Bekliyorum. Ve ben üçüncü günü, hatta dördüncü günün sabahı da diyebilirim bir mırıltı duyuyordum. O torunumdu, eminim. Zamanında yetişilseydi belki sağ çıkacaktı. Ben bekliyorum. Aç, susuz, sıcak. Biraz gidiyoruz, elimizle eşeliyoruz, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, olmuyor. Olmuyor.’

Büyük Marmara Depremi’nin ardından konuştuğum çaresiz bir anneanneydi bana bunları söyleyen. Dünden beri, Van’dan sonra, o ve onun gibi insanlar zihnimden geçiyor. Van’la Gölcük birbirine karışıyor sürekli. Dünden beri, yıkılmış evlerin üzerinde tortulanan o geçmişi, o geçmişte değişmeyenleri izliyorum. özellikle 12 yıl öncesinde çocuklarını yitirmiş kadınların yüzündeki o boşluğu hatırlıyorum ve hafızalarının derinliklerinde yeniden canlanmış olabilecek o acıyı.Van bana Gölcük’ün bir yansıması gibi geliyor. Yıllar öncesindeki sesler kulağımda. Bir kadının ‘deprem öldürmez, bina öldürür’ sözü , bir diğerinin ‘evin ne olduğunu anladım, ev bir hapishaneymiş, bir mezarmış’ sözüne karışıyor.

Oysa biz depremi çoktan unutmuştuk! Binaların çarpıklığını, kent dokusunun soluksuzluğunu, imar yasalarının nasıl delinebildiğini ve en önemlisi insan yaşamının nasıl değersizleştirilebileceğini. İncecik bir sütun uğruna silinecek yaşamları unutmuştuk evet. 1999 yılındaki deprem bunları gözler önüne sermişti oysa. Her şeyi çok net söylemişti. Depremi bir yeryüzü gerçeği kabul ettiğimizde bile ardından gelenlerin bu gerçeği kaldıramayacağı, depremin bin katı durumlar olduğunu.

Dün Van’da kurtarma çalışmaları beklenirken insanların çaresizce binalarına tırmanışlarını ve seslerine ses aramalarını seyrediyorum. Türkiye’nin ‘yaşam’ politikaları üretmesinin ne kadar önemli ve acil olduğunu bir kez daha anlatıyor bu olup bitenler. Umarım bu kez felaketler üzerinden Türkiye’nin en önemli doğal gerçeği olan depreme gerektiği önemi veririz ülke olarak. Rant kavgası yüzünden güme giden sağlıklı kentleşmenin, yeşil alanın, imar yasalarının insan yaşamının ne kadar değerli bir parçası olduğunu belki hatırlarız. Belki.

Van’a ve bütün bölgeye içtenlikle geçmiş olsun.