Edebiyat Ne İşe Yarar?

Bu başlıkla bir dergi dosyası var karşımızda. İki aylık edebiyat dergisi Notos, Aralık-Ocak sayısını bu soruya ayırmış. (Dergideki Latife Tekin söyleşini de kaçırmayın derim.)

Tutuklu arkadaşlarımız Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan’ın yer aldığı ilk sayfada ise, derginin genel yayın yönetmeni Semih Gümüş’ün anlamlı bir yazısı var.
‘Bir Belleği Olsa…’ diye başlamış yazısına Gümüş ve bakın nasıl devam etmiş:
‘Belleksiz olmak sert bir ümit kırıcı. Her yeni güne, kendisine çektirilen bütün acıları, karşısına çıkan bütün sorunları hiç yaşamamış gibi başlayan bir toplumun içindeyiz. Kendisine ne yapılırsa yapılsın, onu akılsızlık süzgecinden geçirerek çözüyor bu toplum ve yakınındakilerinin başına gelenleri görmek bile istemiyor, hesap sormayı hiç denemedi. Oysa sokaklar karartılmış, arkamıza bakmadan yürümek olanaksız, önümüz tuzaklarla dolu. Ürkütücü, akıldışı bir ülke bu.’
Bu hafta içerisinde, Semih Gümüş’ün bu sözlerine eklenebilecek bir buluşma yaşadım Hülya Uçansu ile. Onunla, zamanında bu köşede kısaca bahsettiğim ‘Onat Kutlar’a Mektup Var’ adlı o güzelim kitabı hakkında muhabbet ettik. Uçansu’nun, yokluklar ülkesinde sinemaya, kültüre ve elbette bu ülkeye delicesine aşık bir avuç kişiden oluşan bir ekiple izledikleri çetrefil yolun başarılarla dolu öyküsünü dinledim. Sinematek’ten bugüne, Onat Kutlar’ın gönül insanlığıyla baş koyduğu o yoldaki izler bugüne çok tuhaf yansıyordu, hiç kuşku yok ki. Onat Kutlar’ı yitirdiğimiz zamanlara denk düşen çok ama çok soğuk günlerden geçerken, onun dönemin gençleri için dediklerini hatırlamak da farz oluyordu:
‘Sinemayla ilginizi, Sinematek’teki sinema kulüplerindeki tartışmalardan bilirim. Biz sinema yazarları, yönetmenler, senaristler biraz kızardık size. Tatlı tatlı giden konuşmaların bir yerinde, salonun bir köşesinden parmak kaldırır, utangaç ama cesur ve tok bir sesle karşı çıkardınız: Çözüm nerede diye sorardınız çoğu kez. Bir gerçeği saptamakla yetinecek miyiz?’
‘Hayır bu yetmez. Dünyayı sadece anlamak ve anlatmak değil, onu değiştirmenin ilmiklerini de örmek şart’ diyen Kutlar, aslında sonuna  kadar bu gençlerin yanında olduğunu da ima etmişti.
Şu sorusu da bu ruhun özeti değil miydi zaten?
‘Sahi ne oldu size? Neredesiniz?’
***
Edebiyatın, sinemanın, kültürün, okumanın, yorumlamanın, eleştirinin gücü! Devam edebilirsek onlarla devam edeceğiz. Bombalarla, savaşla, nefretle devam edebileceklerini sananlar, yanılıyorlar. İnsanları uyutmakla devam edebileceklerini sananlar gibi. Devam edebilirsek insanlığımızla devam edebileceğiz. Ezberlerle değil.