Enseyi Karartmayalım!

Her zaman bu ülkenin önünde gitmiş, her zaman bu ülkenin düşünce serabına üç beden büyük gelmiş ve yine de bu ülkeyi bırakıp gitmemiş sevgili Çetin Altan’ın anısı hep aramızda olacak. İnanıyorum ki bir gün, belki de hayal ettiği o ülkede torunlarımızın çocukları, neden olmasın bir umut işte, mutlu olmanın iksirini aramayacak ve mutlu olmanın haklı gururunu kendi halinde zamanlarda yaşayacaklar. Tam da bu yüzden enseyi karartmamak gerekiyor!

O halde dil sürçmesi, mil sürçmesi, ‘her zaman zalimlerin yanında olduklarını’ beyan edenlere, ‘tam yerine rast geldi manzara koyduk’ diyelim ve ekleyelim:
‘Alma mazlumun 360 derecelik ahını, çıkar aheste aheste’.
***
Mazlum deyince…
10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da gerçekleşen, 102 insanımızı kaybetmemize, 500’e yakın insanımızın yaralanmasına neden olan katliamı protesto etmek, bundan sonraki süreçlerin takipçisi olmak ve bu konuda ortak tepkiler geliştirmek için bazı yayınevlerimizin ortak bir çağrısı var. Bu hafta bunu kamuoyuna duyurdular.
Bu duyuruda, yaşananların karartılması, sansürlenmesi ve kamuoyunun yanlış yönlendirilmesi gerçeğinden yola çıkarak önemli hususların altı çizildi.
Ve elbette en önemlisi şuydu:
‘Ankara Garı önünde bombalara hedef olanlar, sadece çocuk-genç-yaşlı bedenler değildir. Saldırıya hedef olan, barış, demokrasi ve özgürlük umutlarımızdır.’
Faili meçhuller
Hiç kuşku yok ki bu ortak metinde saldırının aslen yine kendilerine karşı yapıldığını öne sürenlere, neredeyse saldırının mağdurlarını suçlayanlara dair de önemli cümleler mevcuttu. Bunun başında da bölgede lider olma hevesinin bu ülkenin başına nasıl dertler açtığı geliyordu. Sırf bu yüzden nelere göz yumulduğu, nelerin meşrulaştırıldığı vs. Suruç ve Diyarbakır faillerinin ve azmettirenlerin neden yakalanmadığı da sorulan sorular arasındaydı. Faili meçhuller bulunamıyorsa asıl suçlunun kim olduğu sorusu ise özellikle soruluyordu.
Bundan böyle neyin takipçisi olunacağını ise bültenden aktaralım:
‘Cezasız kalan her suç başka suçları doğurur. Hakikatlerin ortaya çıkmasını, geçmişle yüzleşmeyi imkânsızlaştırır. Haysiyetli ve vicdanlı bir toplum olma ümidini dahi yok eder. Ve en çok da toplumu sizin ve bizim ölülerimiz diye böldüğünüz, katliamlara alıştırmaya çalıştığınız ve kısmen de olsa başardığınız, arkadaşlarımızın yalnızca yaralanmalarına sevinir hale getirdiğiniz için… Biz buna izin vermeyeceğiz. Bizler; ülkenin ve tüm dünyanın düşünce, kültür ve edebiyat meyvelerini üretip çoğaltarak topluma sunan yayınevleri olarak artık yeter diyor, ayağa kalkıyoruz! Hayatını kaybeden insanlarımızı birer rakam olmaktan çıkararak unutturmamak için bütün imkânlarımızı kullanacağız.’
Teşekkürler yayınevlerimiz.
***
Torunlarımızın çocukları daha iyi günler görecek. Görmeli.