Ey Suçlu!

Suudi Arabistan Sağlık Bakanı’na göre suçlu, ölenlerdi.

***
Suudi Arabistan Bakanı’nın hacda ölenlerin ardından verdiği vicdanlarımızı hoplatan demeç, tuhaf yerlere çekti zihnimi. Örneğin Soma’ya gitti aklım. Maden kazasında yakınlarını kaybettiler diye devlet erkanından azar işitenler, hatta tekmelenenler geldi aklıma. Tavır orada da belliydi: ‘Suçlu, ölenlerdir!’
Sonra Hopa’daki HES protestolarını düşündüm. Orada bulunan suç unsurunu! Ne diyordu ‘resmi’ açıklamalar? Suç, derelerini koruyanlarda ve güvenlik güçlerine bu konuda karşı gelenlerdedir! Ah o hezeyan dolu ‘derin’ açıklamalar… Ve sonra o tanıdık laf geldi kondu zihnime: ‘Suçlu ölenlerdir!’
Ve elbette Gezi’de yitirdiğimiz çocuklar da geldi aklıma. Miting meydanlarında çocuğunu yitiren annenin ahaliye yuhalatılması… Ve sonra yine o laf çınladı kulağımda: ‘Suçlu ölenlerdir!’ Ve bu lafın etrafında kendinden geçerek ekranlarda fink atanlar da, o fink atışları esnasında sallana silkine terennüm ettikleri sözlerle ve o sözlerde hakim olan biteviye, ezber tavırlarıyla kondular düşüncelerime: ‘Suçlu ölenlerdir, suçlu ölenlerdir…’
Kısacası Suudi Arabistan Sağlık Bakanı’nın sözlerini çok tanıdık buldum.
***
Hiçbir şey değişmiyor. Yani, şimdilik. Hal böyleyken babamla oturmuş Osmanlıspor-Trabzonspor maçını seyrediyoruz. Mehter takımının güneşli tribünlerde yaşadığı zor anlara tanıklık ediyoruz. Kimisi zilini bir kenara atmış, kimisi sarığını. Üzerlerindeki koyu renkli kostümleriyle yayılıp gitmişler. Bayılıp desem daha doğru! O sıcakta, o ağır kıyafetlerin altında gerçekten pişiyor olmalılar… Babam Osmanlıspor’un tarihini anlatıyor o sırada. ‘Adı değişe değişe bu oldu nihayetinde’ diyor. O sırada Trabzonspor şandelimsi bir gol yiyor. Babamın kafası atıyor ve anlatmaktan vazgeçiyor. Fakat o da ne! Mehter takımı, güneşte baygınken tekmil kostümüyle ayılmış ve hurra başlamış zafer naralarına:
‘Ceddin deden!’
Biz mehter takımıyla futbol arasındaki ilişkiyi dün, bugün ve yarın denklemiyle çözmeye çalışırken, haydi, Trabzonspor Osmanlıspor’dan bir gol daha yiyor. Ve bir daha: ‘Ceddin deden, neslin baban, hep kahraman Türk milleti!’.
Düşünüyorum: Suçlu olmanın ve kahraman olmanın bu kadar gündelik hale getirildiği, bu kadar sıradanlaştırıldığı bir ülkede gerçek suçlu ve kahramanların birbirine karıştırılması kadar daha doğal ne olabilir? Ve dahasını da: Kahramanlara ve suçlulara ihtiyaç duymadığımız günler bir gün gelip bulacak mı bizi?
***
Dün Levent Gültekin’in ‘Şatafatlı Mağlubiyet’ kitabından biraz bahsettim. Kitabın girişinde Amin Maalouf’a ait güzel bir söz vardı. Onunla bitireyim:
‘Bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar.’