İlle de pozitif ayrımcılık!

Anayasaki değişiklikler konusunda tartışmalara yol açan bir kavram pozitif ayrımcılık. Yeni anayasada eksik ve gedikleriyle yer alması bir yana bu konuda eşitlik fikrini bahane ederek bunun gerçek ayrımcılık olduğunu savunanlar var.

Haksızlar!

çünkü Türkiye’de kadın ve erkek arasında eşitlik olmadığını fark edebilmeniz için kadın ya da feminist olmanız gerekmiyor. Bugün hukuk anlamında yaşadığımız sorunlar gündelik yaşam içerisinde çoğu kadına soluk aldırmaz bir halde. çok net bir biçimde istisnaların kaideleri bozamayacağı bir durum söz konusu. Ne yazık ki Türkiye’deki birçok kadın gazetelerin haftasonu eklerindeki albenili -ya da özellikle albenili biçimde sunulmaya çalışılan- hemcinslerinden farklı bir yaşam sürüyor ve ömürlerinin her anında ayrımcılığı yaşayarak soluk alıp veriyorlar.

Türkiye’de kadın bugün İngilizcede ‘gender’ denilen ve dilimize toplumsal cinsiyet rolleri biçiminde aktarabileceğimiz iyi eş, vefakar anne, şefkatli yurttaş vb. kalıplarının kısıtlayıcılığıyla erkeklerden çok gerilerde kalmış durumda. Eşitlik anlamında, o çok meraklı olduğumuz gelişmiş ülkeler nezdinde nal toplar haldeyiz. Türkiye’de kadının oy hakkı olması ve bu hakkın ona yıllarca önce sunulmuş olması büyük bir ayrıcalık ama ne yazık ki ülkemizdeki kadınlar kendi yaşamlarının hakkı konusunda bu kadar şanslı değil!

Doğusunda da böyle, batısında da böyle. Farklılıklar elbette var. Kimimizin başı açık, kimimizin değil. Fark etmiyor. Bu ülkede kadınlar hâlâ şiddetin alâsına reva görülüyor. Dosdoğru ya da üstü örtülü biçimde. Bilgili, diplomalı olmak da yetmiyor. Bugün Türkiye’de eşlerinden dayak yiyen kadınların en yüksek yüzdesini üniversite mezunu kadınlar oluşturuyorsa sorun farklı bir yerlerde seyrediyor demektir. Namus cinayetlerini burada telaffuz etmeden geçebilir miyiz?

Bu feci hale karşılık kadınları analık fazileti, cennet rüyalarıyla oyalayan tüm söylemlere denilecek bir dizi şey var ve korkarım pek de romantik sözler değil bunlar. Kadının ihtiyacı olan birey olabilmesi, kısaca kendi yaşamına kendi karar verebilmesidir. Bir kadın anne olmayı da tercih edebilir, kariyer yapmayı da. Keşke şarkıdaki gibi ikisini bir arada yapmak o kadar kolay olsaydı! Bunun için de kadın hak ve özgürlükleri konusunda, başta eğitim olmak üzere her türlü pozitif ayrımcılık sadece şart değil bu ülkede; kadın-erkek ortak yaşamımızın olmazsa olmazı!

Türbanlı öğrencilerimizin okumasını özellikle bu yüzden isteyenlerden biriydim. Zira aynı görüşü paylaşan erkek öğrenciler, hiçbir engelle karşılaşmadan mezun oldu! Bu çifte standart değildir de nedir?

Sırası gelmişken kadın sığınma evlerinin ya da misafirhanelerin yaşadığı ekonomik sorunlar ve kesintilerin nedenini de sormuş olalım buradan. Bir de kapanış cümlesi yazalım: Kadının kaderi çorap yıkamak değildir beyler. O kaderi yaftalayana bakmalı.