İstanbul’da belgesel havası

Bir hevesten bahsediyor Emel çelebi. Onca yıllık arkadaşım. 1-6 Haziran tarihleri arasında 5. kez gerçekleşecek olan bir festivalden. Bu festivalin adı Documentarist, İstanbul Belgesel Günleri. Bundan tam 5 yıl önce Necati Sönmez ve ASK’tan (Avrasya Sanat Kolektifi) arkadaşlarıyla yola çıktıklarında içlerinde taşıdıkları bir hayalin de adı bu. Diyor ki ‘ilkin dünyadaki festivallerde izlediğimiz o güzelim belgeselleri Türkiye’ye getirip eşimize dostumuza da seyrettirelim diye başlayan bir hevesti bu. O zamanlar belgesel sıkıcı bir şey olarak algılanıyordu…’ üstüne RTüK’ün yasakları da göz kamaştırıyormuş.

Nereden nereye! Eş, dost derken bugün Documentarist uluslararası boyutlara ulaşmış bir festival olma yolunda ilerliyor. Ama o ilk günkü heyecanı hâlâ taşıyor Emel. Tam olarak amaçlarını gerçekleştirebildiler mi sorusu ise burada anlamsız kaçacak bir soru. Takip edenler bilir ki festival, Türkiye’de belgesel filmi izleyen bir kitle oluşturma misyonunu gerçekleştirdi, belgesel filmcileri bir araya getirdi. O günden bugüne değişmeyense hâlâ ekonomik sıkıntı içerisinde olmaları.

Ne hazindir ki Kültür Bakanlığı’nın desteğini alamıyorlar. Yaşadıkları en büyük güçlük bu. Kültür Bakanlığı’nın bu girişime neden destek vermediğini ise anlayabilmek mümkün değil! Yine de film temin ettikleri ülkelerin konsolosluklarından, İstanbul’daki kültür merkezlerinden, festivalde yarı gönüllü olarak çalışan arkadaşlardan aldıkları desteklerle 5. yıllarına ulaşabilmeyi başarmışlar. Emel bir şey daha çıtlattı: Gelen yabancı konukların pek çoğunu hâlâ dost evlerinde ağırlamaya devam ediyorlarmış.

Tüm bu yaşanan aksaklıklara rağmen tuhaf bir inatla Documentarist yoluna devam ediyor. Türkiyeli belgeselcilere yönelik düzenlediği Belgesel Proje Geliştirme Atölyeleri, yıl boyunca sürdürdüğü Saturdox belgesel gösterimleri, Aralık ayında gerçekleşen ‘Hangi İnsan Hakları?’ adlı film festivali ve bu yıl programına aldığı 90’a yakın filmle doludizgin gidiyor.

Festival, bu seneki görsel kampanyasını erik esprisi üzerine kurmuş. çok da iyi yapmış. Eriğin ‘ekşi ama bağımlılık yaratan’ tadını belgeselle özdeşleştiren festivalin tanıtım filmlerinde, sinemada patlamış mısır kültürüne karşı alternatif olarak erik sunuluyor. Tanıtım filmlerinde ise Bülent Emin Yarar, Muhammet Uzuner, Tülin özen, Türkü Turan, Ayça Damgacı gibi sinema ve tiyatro oyuncuları var. Yönetmen Derviş Zaim de erik yiyenler arasında!

Yaşayan en önemli belgeselcilerden Peru asıllı Hollandalı kadın yönetmen Heddy Honigmann’ın onur konuğu olduğu festivalde Türkiye’den, çoğunluğu genç yönetmenlerin filmlerinden oluşan 25 film yer alıyor.

Fimlerden bazılarını da sayalım. Lima’nın sokaklarını arşınlayan yoksul taksicinin hikâyesini anlatan ‘Metal ve Melankoli’ (1994), Rioluların cinselliğe bakışını yansıtan ‘O Amor Natural’ (1996), Paris metrosunda müzik yaparak geçimini sürdüren göçmenlerin dünyasını anlatan ‘Yeraltı Orkestrası’ (1998), dünyanın pek çok çatışma bölgesinde BM Barış Gücü içinde görev yapmış askerlerin yaşadığı travmaları müzikten destek alarak aktaran ‘Crazy’ (1999), kocalarını iç savaşta kaybetmiş Bosnalı kadınlarla empati kurmamızı sağlayan ‘İyi Koca, Sevgili Oğul’ (2001) ve güçlülerin talan ettiği Peru’da, güçsüzlerin unutulmuşluğun zincirini kırma çabasını anlatan ‘El Olvido’ (2008) gibi klasikleşmiş filmleri kaçırmamamız gerekiyormuş.

Festivalde ayrıca yakın dönemde kaybettiğimiz üç yönetmenin özel gösterimlerle anıldığını da hatırlatalım. Programda, sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden olan Theo Angelopoulos’un anısına Nicos Lygouris’in yönettiği ‘Zamanın Tozu (Dust of Time)’, Türkiye sinemasının büyük ustası ömer Lütfi Akad’ın İstanbul üzerine çektiği ‘Dört Mevsim İstanbul’ ve genç yaşta geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybeden yönetmen Seyfi Teoman’ın ilk kısa filmi ‘Apartman’ (Apartment) filmleri de var. Liste böyle devam ediyor. Adını sayamadığım bir sürü güzel film daha var.

***

Belgeseller yaşam tanıklıklarını sürdürürken, bizlerin payına da onların anlattıklarına tanık olmak düşüyor galiba.

Bu fırsatı iyi değerlendirmeli.

Gösterimler Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, Aynalı Geçit Etkinlik Mekanı, SALT Beyoğlu, SALT Galata ve Romen Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.