Kadınlar Umut Veriyor!

O gün, Suriye’deki Bayırbucak Türkmenleri’ne insani yardım götürdüğü iddia edilen TIR’ların insani yardımdan ne anladığı ayan beyan ortaya çıkmıştı. Çağımızın ‘insani yardımdan’ anladığı da buydu aslında. Ancak Türkiye başka anlamların ülkesi olmalıydı artık. 

***
HDP’nin İstanbul’daki kadın milletvekili adaylarıyla kahvaltı ediyoruz. Basın mensupları da kadın. Anlayacağınız, ayrı bir keyif. Buluşmadan önce bizlere yolladıkları çağrıda eşitlik ve özgürlüğün yolunu açarken kahkahaların da buna eşlik edeceğini ifade etmişlerdi. Bu bana uyar deyip hemen yollara düştüm. 
Kahvaltıda hem gülüyoruz hem de ‘ciddi’ memleket meselelerini düşünüyoruz hep birlikte. İkisinin bir arada olamayacağını, ‘kadın kısmı mı, uzak dursun’ diyen zihniyete karşı laf lafı açıyor. Zihniyetse malum! Üç çocuk doğurun, üç de yetmez beş tane, yok yok ha bire doğurun ey kadınlar diyen o erkek sesi.
Ya Gezi’nin sesi?
31 Mayıs Gezi’nin yıldönümüne tanıklık ettiğimiz bir tarih. Kişisel tarihlerimizdeyse, sevelim ya da sevmeyelim, umursayalım ya da umursamayalım, zihinlere çentik atan gerçek bir gezi, eşsiz bir yolculuktu. Katmanları önümüzdeki yıllarda kendini açığa çıkaracak tarihsel bir yolculuk. Adaylardan Gülsüm Ağaoğlu, tam da bu noktaya referans vererek konuşuyor bizlerle. Gezi’de insanları bir araya getiren o koşulların siyaset ortamında yeniden yaratılacağına inandığını, özellikle de barış için insanların buluşmasının ne kadar önemli olduğunu söylüyor. Dolaştıkları bölgelerde hiçbir gergin tepkiyle karşılaşmadığını, insanların tek seslilikten bunalmış olduğunu, diyalog kurmak ve dahası nefes almak istediğini gözlemlediğini aktarıyor. ‘Herkes başkası olmadan kendi varoluşuyla, neyse o olarak ortaya çıkmak istiyor’ diyor Gülsüm Ağaoğlu, ‘Tıpkı Gezi’deki gibi.’
Öte yandan Ayşe Berktay, toplumsal barışı ve yaşamı esas alırken kadın sesini ve sözünü etkili kılmanın ne kadar önemli olduğuna vurgu yapıyor. Sohbet ettiği kadınların bugünkü iktidarı ‘anti-kadın’ olarak gördüğünü söylüyor. Berktay’a göre iktidardan yayılan bu tavır, kadınların iliklerine kadar hissettikleri bir yok sayma hali. Dahası kimileri de peşlerinden koşup ‘siz adaysınız değil mi?’ diye soruyormuş. Sonra da ekliyorlarmış: ‘Ben HDP’li değilim ama sizi mutlaka Meclis’e sokacağız.’ 
3. Bölge adaylarından Hülya İmak’ın söyledikleri de burada son derece önemli bir gerçeğin altını çiziyor. Kendi bölgesindeki gözlemlerinden yola çıkarak ‘çok derin bir yoksulluk var’ diyor İmak. Ziyaret ettikleri yerlerde insanların, özellikle de kadınların hükümetin ‘yardım paketlerini’ beklemekten başka çarelerinin olmadığına tanıklık etmiş. ‘Bu iş hemen 7 Haziran’da çözülecek mesele değil’ diyor İmak. Ve tam da burada şu an asıl hedeflerinin barajı aşmak, Meclis’e girmek ve sonrasında bu yoksul kadınlara, sadaka ile değil gerçek çözüm yolları ile el uzatmak olduğunu vurguluyor. ‘Hükümet olmayı beklemeden değişime başlamalıyız’ diyor Hülya İmak.
1. Bölge adaylarından Serpil Kemalbay, bu kadınlarla konuşurken ‘Yardım beklemeyin, hayatı birlikte değiştirelim’ diye söze başladığını belirtiyor. ‘Hak olarak talep edelim ve birlikte dönüştürelim!’
Uzun yıllar feminist mücadelede yer alan bir isim olan Filiz Kerestecioğlu ise, kadın odaklı bir kent ve kadın odaklı bir bütçeyi esas alacaklarını söylüyor. Dahası çocuk odaklı bir bütçe ve yasalardan da bahsediyor bizlere. Zincirin en zayıf halkaları haline getirilen ve neredeyse görünmez kılınan çocuklar, gençler ve kadınlar için bunun önemini vurguluyor. Gerçek bir Kadın Bakanlığı kuracağız diyor. Ve o eski sözü yeniden hatırlatıyor: ‘Bundan böyle dünyanın bütün çamaşırlarını ve bulaşıklarını biz yıkamak istemiyoruz!’
Dilber Koçak ise ‘barajı aşacağız’ diyor. ‘Okyanusları da!’
Kendi barajlarını çoktan aşmış ve Türkiye’deki kadın meselesine vakıf sahadan gelen bu kadınlar, Türkiye’nin sadece HDP özelinde değil, yaşam genelinde de kat etmekte olduğu yolun birer göstergesi. Eşbaşkanlık sistemiyle kadınları bu kadar ön plana çıkaran HDP’nin bu konudaki çabası, yakın gelecekte Meclis’in erkek egemen çehresinin de değişmesine önemli katkılar sağlayacaktır. İşte o zaman buyurgan ve hırçın erkek sesli siyasetten, çok sesliliğe geçme şansını yakalayacağız. Bunun için de kadınların, hangi partiden olurlarsa olsunlar, daha çok Meclis’te olması gerekiyor. Bu ülkeyi, yükleri iç burkan TIRlarla anılacak bir ülke değil, bambaşka anlamların ülkesine taşımak için…