Kalbin Yardımcı Fiilleri

Kalbin Yardımcı Fiilleri

Bir yaz düğünündeyiz. Arada kulağıma eğilerek, yıllardır üzerinde çalıştığı filozofu anlatıyor güzel ve akıllı bir kadın bana. ‘Yeri mi?’ Neden olmasın. Bayılırım böyle sapmalara. Sanırım o da… Varlığın anlamının neler neler olabileceğini fısıldıyor, sahnedeki ritim giderek yükselirken… Bense zihnimin bir köşesinden, dünden beri  sayfalarını karıştırmakla haşır neşir olduğum Macar yazar PéterEsterhazy’ninnovellası Kalbin Yardımcı Fiilleri’ni (Everest Yayınları, çev. Gün Benderli) geçiriyorum. İnsanın zalimce tektipleştirilmesi üzerine vardığımız o kıyıda birlikte hatırlıyoruz! Neleri mi? Nasıl benzer tepkilerle aynılaştırıldığımızı, ta en  köşesine itelendiğimiz o yeknesak yalnızlığı; bir çırpıda ne kadar da kolay bir biçimde yaşar-ölüler haline geldiğimizi, getirildiğimizi…  
 
Bu yaşar-ölü hale giydirilen boz renkli Ortadoğululuk ise her yanımızda, bunu hatırlamaya gerek bile yok, çünkü artık o biz, biz de oyuz. Boz renkli, yetim ifadeleriz. İlişkilerimizde, sözlerimizde, duygularımızda, tepkilerimizde, her yerde ve neredeyse her şeyde… Tüm bunları hatırlayıp hüzünlenmeye başladığımda, ‘ama’ diyor yine kulağıma eğilerek az önceki güzel kadın ‘İnsana dair bir şans hâlâ var.’  
 
Araya giren yoğun müzik (I am an alien, I am a legal alien; ben bir yaratığım, meşru bir yaratığım), iletişimi koparıyor o esnada ve ben o boşluğu kendimce tamamlıyorum; buna ‘insanın kendini yeniden yaratması!’ denilebilir. Haydi söyleyelim o zaman: Tüm bu olup biten saçmalıklara  karşın insanın kendini yeniden yaratması, içindeki kendi gerçek benliğini keşfetmesi hâlâ mümkün. Yaratıcılığın bu konuda ‘prim’ verdiği ise çok açık. (Yaratıcılıktan ise reyting fırtınası turkuaz renkli adalarda geçen maceraları kastetmiyorum, anlıyorsunuz bunu.) 
 
Metnin anlattıklarıyla yaşamın kesişmesi
 
Gelelim Esterhazy’nin romanına. Anlatıcının (burada yazar), annesinin uzun süren sancılı bir hastalıkla gelen ölümünü aktarmasına tanık oluyoruz. Son derece Hollywood kurgulu (beklenilenler anlamında) bir senaryo olabilecekken, edebiyatın o sarsıcı gücü devreye giriyor ve bambaşka bir deneyimin içine düşüyorsunuz. Nasıl bir deneyim? Özellikle ikinci bölümde annenin bir ölü olarak varlığını ve yaşamı sorgulaması, size birçok şeyi yeniden düşündürmeye aday. Şöyle ki: ‘Burada ben de dahil olmak üzere herkes dayanılmaz derecede normal!’ diyor anne bir yerlerde. Ve normalliğin tanımını yaparken hiçbir sansür uygulamıyor. Normallikten ne mi çıkıyor? Besbelli ki birer sustalı maymuna dönüştürülmüş olmamız. 
 
Son derece farklı bir metin Kalbin Yardımcı Fiilleri. Başına buyruk ve özgür bir metin. Kendini tıkış tıkış hisseden insanların yüreğine su serpecek, tektipleştirmenin hemen her şeyinden bunalmış zihinlere ferahlık verecek cinsten. Özgür olduğu kadar da özgürleştirici, okuması sınavlı bir metin de. Fazla söze hacet yok, gerçek edebiyatın gücü budur. Kalbin ve edebiyatın yardımcı filleri, hayatın gerçek fiilleridir aslında. En olmadık yerde en olmadık biçimde size hakikati söyler. Ne olduğunuzu ve ne olmak zorunda olmadığınızı. Esterhazy de bizlere bunu hatırlatıyor işte. 
 
***
 
Günün sözü: ‘Cumhurbaşkanı arayınca açmayacak mıyım?’  
 
Hidayet Türkoğlu