Martıya uçmayı öğreten kedi

‘İnsanların işi ne kadar güç. Biz martılar, dünyanın her yerinde aynı biçimde çığlık atarız’ diye bağırdı bir gün Kengah, uçuş arkadaşlarından birine.

‘Haklısın. En şaşırtıcı olan da, arada bir kendi aralarında anlaşmayı başarabilmeleri’ diye yanıtladı arkadaşı.
***
‘Kitabı nasıl buldun?’ diye soruyorum.
‘Beğendim’ diyor.
‘Başkalarına tavsiye eder misin?’ diye soruyorum bu kez.
Cevabı ona yakışan bir cevap oluyor. Derbederliğine, güzelliğine, renkliliğine, masumiyetine, ve daha neler neler, yaraşan bir cevap.
‘Hem de nasıl’ diyor, gamzeleri yanaklarındaki ışığa saklanmış bir şekilde. ‘Hem de… Bütün dünyaya tavsiye ederim!’
Bunun ardından başka bir destek cümlesi gelir diye bekliyorum. Ne de olsa biz büyüklerin dünyasında küt diye oradan oraya dalamazsın. Genelde giriş, gelişme ve sondur büyüklerin dünyası. Onun ise umurunda değil! Arkasını dönüyor ve az ötedeki sebilin oraya gidip kana kana su içiyor, sonra da bahçede futbol oynayan arkadaşlarını görüp bir koşu onların yanına, resmen, uçuyor…
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi’yle (adı Zorba) baş başa kalıyorum! Zorba, adı yanıltmasın sakın, bildiğimiz sekter ve ortalarda boy gezinen, insanı nefessiz bırakan şu güce tapan, kraldan çok kralcı (padişahtan çok padişahçı desem belki daha doğru) zorbalardan değil. Zorba, müthiş bir kedi. Okyanusa dökülen petrolden ötürü zehirlenen gebe bir martıya (Kengah), onun o son nefesinde verdiği sözü sonuna kadar tutan, sözün en büyük onur olduğuna inanan canlılardan. Öyle ki yumurtadan çıkan yavru martıya (Şanslı) göz kulak oluyor ve kedi haliyle bir martının uçabilmesi için elinden geleni yapıyor. Çok zorlanıyor elbette, ancak kedi arkadaşlarının yardımıyla bunun üstesinden geliyor. Son noktayı ise, okurken şaşıracağınız biri, bir insan koyuyor! Bir şair… Kısaca sözcüklerle uçmayı, uçurmayı bilen biri. Demek ki biz insanlar o kadar da zıvanadan çıkmış değiliz dedirten cinsten…
Oğlan haklı. Bütün dünyanın, 7’den 70’e okumasında fayda olan bir kitap! Boş gururların, sefil yalanların, rezil küfürlerin, eğreti iktidar sarhoşluklarının, içler acısı doğayı katletme hırsının, kompleks yüklü hakaretlerin karşısında dostluk, dayanışma, yardımlaşma ve sabrın alçakgönüllü ve MUTLAK zaferi! Biraz zaman alacak olsa da…
25 yaşında ülkesini terk etmek zorunda kalan Greenpeace üyesi Şilili yazar Luis Sepulveda’nın kitabını -Saadet Özen çevirisiyle dilimize aktarılan ve Türkiye’de 37 baskı yapmış olan bu kitabını- okumanız, okutmanız dileğiyle. (Can Çocuk)