23/05/2016
‘Türkiye’nin zengin ülkeler arasına girememesinin nedeni bilim üretiminde geri kalması, buna bağlı olarak teknoloji üretememesidir.’
Yukardaki alıntıyı Emin Çapa’nın, özellikle tasarım ve mimarlık öğrencilerine yönelik ipuçları taşıyan yazısından aldım. Yazının sonuna geldiğim zamansa bunun sadece bu alanın öğrencilerine değil, öğrenmeye meraklılara da özel bir eşik sunabileceğini fark ettim.
Zenginlik
Emin Çapa, ‘zenginleşmenin yolu’ başlığıyla yazısını paylaşmış bizlerle. Ancak, şu kesin ki yazıdaki zenginleşme, şu aralar fazlasıyla tanık olduğumuz umulan anlamda bir sözcük açılımının karşılığı değil. Yani şu: Zenginleşme, iktidarlar değişse de, iktidar ‘mantığının’ değişmediği, kısaca belli bir zümrenin altta bıraktığına bir şeyler taslaması, hele hele yetimin hakkıyla hanlar, hamamlar yaptırması hiç değil. Besbelli Çapa, bir ülkenin 7’den 70’e zenginleşmesinden, bolluk ve bereketten bahsediyor.
Öncelikle, Çapa’nın yazısında altını çizdiği o kitabı okumanızı ben de hararetle öneriyorum. Daron Acemoğlu’nun ‘Ulusların Düşüşü’ (Doğan Kitap) kitabı, ‘bizi bizden başka kimse sevmez’ mantığının, çürük bir mantıksızlıktan ibaret olduğunu, asıl yapılması gerekeni nasıl da atlayıp durduğumuzu bizlere hatırlatması anlamında da önemli bir kitap. Hangi ülkeler, neden daha zengin sorusuna, ilk etapta verilen cevap, üstten alta değil, alttan üste doğru bir hareketliliğin ne kadar önemli olduğunun vurgulanmasıdır, o kitapta. İfade özgürlüğünün en temel basamak olduğu da. Gerçek bir demokrasinin varlığının olmazsa olmaz koşul olduğu da.
Çapa, bu gerçeği sindirdiğimizi düşünerek bir diğer adıma geçiyor ve bizlere teknolojik ilerlemenin ülkelere nasıl da basamaklar atlattığını sergiliyor. Yazımın başında alıntıladıklarımı söyledikten sonra patent sayılarına bakmamızı öneriyor. Patent her zaman teknolojiyle aynı değildir ama gene de önemli bir göstergedir diyor. Bu noktada ABD’nin patent oranı dünyada %28’lik bir orana sahip. Bunu, %19.8 ile Japonya takip ediyor. Ve liste Çin, Almanya, Güney Kore (evet) ile akıyor. Türkiye ise bu listede sadece % 0.4’lük bir paya sahip. Ve Çapa günümüze dair bir mimle soruyor: Koskoca bir ülke, patent konusunda yarışamıyorsa o ülkenin dünyada büyüklük iddiası olabilir mi?
Tasarım ve Yaratıcılık
Ekonomiden zerre anlamam. Ama sayılar ortada… Çapa, buradan yola çıkarak ürün tasarım konusuna değiniyor; o konuda da Türkiye’nin çok gerilerde kaldığını söylüyor ve İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın düzenlediği bir tasarım bienalinden bahsediyor. Bu sene üçüncüsü gerçekleştirilecek tasarım bienalinin teması ‘Biz İnsan mıyız?’: http://bizinsanmiyiz.iksv.org/
Sırası gelmişken Çapa’nın, tasarım bienali bursu da verdiğini çıtlatalım. İstanbul, Ankara ve İzmir dışından, tasarım ve ona bağlı alanlardan 10 öğrenciyi tüm masrafları kendisine ait olmak üzere İstanbul’da ağırlayacak. Dahası, İKSV bu öğrencilerin hem bienali gezmesini hem de tasarımcılarla bir araya gelmesini sağlayacak.
Başvurular dunyanin1001hali@cnnturk.com.tr adresine yapılacak. Ve Çapa’nın oluşturduğu küçük bir jüri başvuruları eleyecek.
Ben Çapa’nın tasarım ve Türkiye denklemini, kendi anladığım biçimiyle, yaratıcılık olarak algılıyorum. Belki bu yüzden, yaratıcılığı bu kadar öldüren, sınav takıntılı ve kul yetiştirmeye takmış bir eğitim sisteminin, hemen hepimizin en büyük dertlerinden biri olduğunun da altını bir kez daha çizmekten kendimi alamıyorum.
***
Tasarımcı, felsefeci dostumuz Tardu Kuman’ı kaybetmenin üzüntüsü içersindeyiz. Gülüşü ve evlerimizdeki izleri hep bizimle olacak.